Azamet ve celâline eyleyensin âlemi râm, Seni tâ’zîm eder gökler, sanadır cümle ihtiram, Keremin de azametin ve celâlin kadar yüce; Celâl senin, kerem senin; ey Zü’l-Celâli ve’l-İkrâm. Yârabbi… Rivayet edilir ki; “Zü’l -Celâli ve’l-İkrâm” Bunca ism-i şerifin içinde ism-i a’zâm… Her şey senin ilminde, bize düşer mi yorum? Yârab, bildirdiğinden öteyi bilmiyorum… Yalnız sanadır ta zîm, tek sanadır ihtiram, Azamet sahibi sensin, sensin ey Rabb-ı azîm…
Elbette pek yücedir azamet ve celâlin, Her mübarek sıfatın, fevkindedir kemâlin… Sensin her şeyin döneceği istikâmet, Yârabbi bunca şefkat, bunca azamet, Muktedirken kahretmeye, kâinatı kudretinle, Beslersin âciz kullara bunca muhabbet…
Bir yandan cümle âlemi kudretine râm edersin, Öte yandan nimetini bol bol ikram edersin… Akıl ermez hikmetine, Güç yetişmez kudretine, İkramı bol olan Rabbim, Hamd ü sena himmetine, binbir şükür nimetine… Yarattığın âlemlere Hükmedersin sonsuz kudretin ile, Bağışlarsın kullarını sonsuz rahmetin ile, Dilersen darlıkları kuluna meydan edersin, Gazabınla bir anda dünyayı zindan edersin… Hükümdarsın Yâ İlâhî, Her zaman ferman senindir. Derdi veren sensin, Dertlere derman senindir… Şüphemiz yoktur asla, her zaman inancımız tam, Sanadır cümle tâ’zîm, cümle ihtiram, Muhtacız merhametine Yâ Ze’l-Celâli ve’l-İkrâm!.