Salât ve Selâm Örnekleri : (Allâhumme salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin el- müştemili alel-hakâiki.)
“Allah’ım, Efendimiz Hz. Muhammed üzerine, bütün hakikatleri kapsayacak şekilde Ona salât ve selam eyle.”
Bütün hakikatleri kapsayan bir rahmetin tümünü istemek ve Hz. Peygamber’e bu çeşit salat ve selam getirmek, cidden üstün değer taşımaktadır. Bu ise, hem bize ve hem de Ona ait bir ilahi bağışlamadır. Hakikat ikidir: Biri hakâik-i ilahiye (ilahi hakikatler), diğeri hakaik-i kevniyedir (varlıkla ilgili hakikatler). Hakâik-i ilahiyeden murad, Onun bütün isimleridir. Bu isimlerin her birisinin şümulü ayrı ayrıdır. İşte o isimlerinin şümulünce Ona salat ve selam getirmek demektir. Hakâik-i kevniye ise: Akl-ı evvelden insan mertebesine gelene kadar oluşan hakâik-i külliye ve cüziyedir. Resûlullah, kainatın efendisidir. Çünkü kendisi bizzat nurdur. Bütün esmâ (isimler) ve sıfatlara haizdir (sahiptir). Onun için ruhen ve ceseden En Son Peygamber olarak gelmiştir.
İşte Hakikat-ı Muhammediye’den bir hakikat de bizleriz. Getirmiş olduğumuz salat ve selamın bir faydası da bize attir. Onun için yaptığımız bütün amellerin karşılığı bize attir. Rabbimizin buna ihtiyacı yoktur. Salat ve selamlarımız da aynı seviyededir. Cenab-ı Hak: “Mahlukatı yarattım ki, ticaret etsinler diye.” buyurdu. Demek oluyor ki, bütün yaptıklarımızda fayda bizedir. Onun için kimse diyemez ki: “Ben Allah’a namaz kıldım, O’nun için zekat verdim, oruç tuttum, salavat getirdim!” Çünkü bütün çalışmalar kula aittir, kul içindir. Buradaki kazanç mahlukadır, Halik’a değildir. Öyle ise ey insan, sen sana hizmet et, sen sana. Sen sana ayna ol, sen sana.
(Allâhumme salli ve sellim âlâ seyyidinâ Muhammedin adede mâ ehâtâ bihi ilmüke vemâ cerâ bihi kalemüke.)
“Allah’ım, kalemin câri olduğu ve ilmin kapsadığı kadar Efendimiz Hz. Muhammed Mustafa’ya rahmet eyle, salât eyle.”
Bu salât, kapsamlı ve manalı bir salâttır ve tek kelimelerden bir kelimedir. Her harfi bir kitap gibidir. Kuran’da “Ve ahsâ külle sey’in adedâ.” vardır; yani: “Mevlâ her şeyin sayısını bilir.” Çünkü O’nun ilminde hepsi mevcuttur. Çünkü her şey o’ndandır, bilir ve anlar.
Salât ve Selâm Örnekleri Arapçası : (BismillâhirRahmânir Rahîm.)
Huvallâhullezî lâ ilâhe illâhu, er-Rahmân, er-Rahîm, el-Melikü, el-Kuddûsü, es-Selâmü, el-Mü’minü, el-Müheyminü, el-Azîzü, el- Cebbârü, el-Mütekebbirü, el-Hâlikü, el-Bâriü, el-Musawiru, el- Gaffâru, el-Kahhâru, el-Vehhâbu, er-Razzâku, el-Fettâhu, el-Alîmü, el- Kâbidü, el-Bâsitu, el-Hâfizu, er-Râfiu, el-Muizzü, el-Müzillü, es-Semîu, el-Basîru, el-Hakemü, el-Adlü, el-Latîfu, el-Habîru, el-Halîmu, el- Azîmü, el-Gafûru, eş-Şekûru, el-Aliyyü, el-Kebîru, el-Hafîzu, el- Mukîtü, el-Hasîbu, el-Celîlü, el-Kerîmu, er-Rakîbu, el-Mücîbu, el- Vâsiu, el-Hakîmü, el-Vedûdü, el-Mecîdü, el-Bâisu, eş-Şehîdü, el- Hakku, el-Vekîlü, el-Kaviyyü, el-Metînu, el-Veliyyü, el-Hamîdü, el- Muhsî, el-Mübdîu, el-Muîdu, el-Muhyî, el-Mümîtü, el-Hayyü, el- Kayyûm, el-Vâcidü, el-Mâcidü, el-Vâhîdü, el-Ahadü, es-Samedü, eî- Kâdiru, el-Muktedirü, el-Mukaddimü, el-Muahhiru, el-Ewelü, el- Âhiru, ez-Zâhiru, el-Bâtınu, el-Vâlî, el-Müteâli, el-Berru, et-Tewâbü, el-Müntakimü, el-Afüwu, er-Raûfu, Mâlikü’l-Mülki, Zül-Celâli vel- İkrâm, el-Muksitu, el-Câmiu, el-Ğaniyyü, el-Muğnî, el-Mâniu, ed- Dârru, en-Nâfiu, en-Nûru, el-Hâdî, el-Bedîu, el-Bâkî, el-Vârisu; er- Reşîdü, es-Sabûru.)
Salât ve Selâm Örnekleri Türkçe Anlamı : Yukarıda sayılan isimler Allah’a has olan isimler ve sıfatlardır. Bunlara Esmâü’l-Hüsna denir. Cenabı-ı Hak, Kuran-ı Kerim’de bu hususta şöyle buyuruyor: “Yüce Allah’ın esmâ-i hüsnası (en güzel isim ve sıfatları) vardır. Allah’a o isimlerle dua edin.”
Bu isimler güzel manalara delalet ettikleri için bunlara Esmâül- Hüsnâ denilmiştir. Allah’ın sıfatları hem celal (yücelik) ve hem de kemal (yetkinlik) sıfatlarıdır. Birincisi: Cenabı-ı Hakk’ın asla başkasına muhtaç olmaması. İkincisi: Herkesin O’na muhtaç olmasıdır. İşte bu isimlerle Allah’tan istenen bir şey inşallah verilecektir. Bu duada çok büyük özellikler vardır.
Esmaül Hüsna