Bir gün kanser olduğunu öğrendiğim bir arkadaşımı ziyaret ettim. Arkadaşımın üzüntüsü çoktu. Teselli etmek için hastalığın, aslında bir ceza değil aksine kişinin sabretmesi halinde mükâfat olacağından bahsettim. Çünkü Allah, affetmek istediği kuluna hastalık verir ve bu hastalık vesilesiyle kişinin geçmişe dair bütün günahları affeder. Rabbi Rahîm’in merhameti sonsuzdur. -Arkadaşım döndü ve bundan daha büyük imtihan mı
olur dedi. Bunun üzerine ona, şekva yani şikayet etmek imtihanı çoğaltır, hamd ise azaltır belki de bitirir dedim ve oradan ayrıldım.
Üç gün sonra arkadaşım aradı, – Ayağımı sakatladım, sen aslında beni uyardın ama ben anlayamadım. Şimdi hem hastalığım var hem de ayağım
kırık yerimden kalkamıyorum dedi. İnsan verilen imtihan karşısında acizdir. Bize yakışan imtihan karşısında samimi kalp ile dua edip isyan etmeden
imtihanın gitmesini beklemektir. Nitekim her zorlukta bir kolaylık, her kolaylıkta bir zorluk vardır. Zahmetin sonu rahmettir.
Bazen insanlar şöyle düşünür, yakınında biri bir sıkıntıya duçar olsa, – Bak görüyor musun o insan böyle böyle yaptı ve cezasını buldu deniyor.
Halbuki Allah, sıkıntıyı o kuluna bir nimet olarak bahşeder. Kuluna bir sıkıntı verir sabırla hamd ederek geçirirse günahsız olacağını bildirir.
Allah dostları, şu sıkıntım var bana dua et diyen insanlara, sıkıntının ne kadar büyük nimet olduğundan bahsedermiş. Hatta mükafatını o kadar çok anlatırlarmış ki sıkıntılı olan kişi bu defa da, dua et bu sıkıntı bende kalsın derlermiş lâkin sıkıntıyı da istemek doğru değildir. Gelince de sabredip Allah’a yönelmesini bilmelidir insan.