“Bir zamanlar İmrâriın karısı şöyle demişti: “Rabbim! Karnımdakini kayıtsız şartsız sana adadım, benden kabul buyur; kuşkusuz sensin her şeyi işiten, her şeyi bilen.,n> (Âl-i İmrân; 35)
♦> İz kâlet imraetu ımrâne rabbi innî nezertu leke mâ fi batnî muharraran fe tekabbel minnî, inneke entes semîul alîm(alîmu).
❖ Fe lemmâ vadaathâ kâlet rabbi innî vada’tuhâ unsâ vallâhu a’lemu bi mâ vadaat ve leysez zekeru kel unsâ, ve innî semmeytuhâ meryeme ve innî uîzuhâ bike ve zurriyyetehâ mineş şeytânir racîm(racîmi). “Onu doğurunca dedi ki: “Rabbim! Onu kız doğurdum. -Oysa Allah onun ne doğurduğunu daha iyi bilmektedirer kek de kız gibi değildir. Ben onun adını Meryem koydum, işte ben onu ve soyunu kovulmuş şeytana karşı senin korıı
mana bırakıyorum (Â l-i İmrân; 36)
♦♦♦ Hunâlike deâ zekeriyyâ rabbeh(rabbehu), kâle rabbi heblî min ledunke zurriyyeten tayyibeh(tayyibeten), inneke semîud duâ’(duâi).
“Orada Zekeriyyâ rabbine dua edip dedi ki: “Rabbim! Bana tarafından temiz bir nesil ihsan eyle! Kuşkusuz sen duayı işitmektesin.”” (Âl-i İmrân; 38)
♦> Kâle rabbi ennâ yekûnu lî gulâmun ve kad beleganiyel kiberu vemraetî âkir(âkirun), kâle kezâlikellâhu yef’alu mâ yeşâ’(yeşâu).
“Zekeriyyâ ise şöyle dedi: “Rabbim! Bana ihtiyarlık gelip çattığı, üstelik karım da kısır olduğu halde benim nasıl oğlum olabilir?” Buyurdu ki: “İşte böyle; Allah dilediğini ya par”” (Âl-i İmrân; 40)
♦> Kâle kezâlike, kâle rabbuke huve aleyye heyyinun ve kad halaktuke min kablu ve lem teku şey’â(şey’en). (t”Orası öyle” dedi ve buyurdu ki rabbin: “O bana kolaydır; daha önce, sen hiçbir şey değilken seni de yaratmıştım.””
(Meryem; 9)
❖ Kâle rabbic’al lî âyeh(âyeten), kâle âyetuke ellâ tııkel limon nâse selâse leyâlin seviyyâ(seviyyen). “Zekeriyyâ, “Rabbim! Öyle ise bana bir işaret ver” dedi. Allah, “Sana işaret, tam üç gün insanlarla konuşamaman1ir” buyurdu.” (Meryem; 10)
♦> Ve harramnâ aleyhil merâdıa min kablu fe kâlet hel edullukum alâ ehli beytin yekfulûnehu lekum ve hum lehu nâsıhûn(nâsıhûne).
“Biz önceden onun, başka sütanneleri kabul etmesini engellemiştik. Bunun üzerine ablası, “Sizin adınıza onun bakımını üstlenecek, üzerine titreyecek bir aile bulayım mı?” dedi” (Kasas; 12)
♦♦♦ Fe radednâhu ilâ ummihî key tekarra aynuhâ ve lâ tahzene ve li ta’leme enne va’dallâhi hakkun ve lâkinne ekserahum lâ ya’lemûn(ya’lemûne).
“Böylelikle biz annesinin gönlü rahatlasın, gam çekmesin ve Allah’ın vaadinin gerçek olduğunu bilsin diye onu annesine geri verdik; fa ka t oradakilerin çoğu bunu bilmiyorlardı.” (Kasas; 13)
♦♦♦ Vallâhu halakakum min turâbin summe min nutfetin summe cealekum ezvâcâ(ezvâcen), ve mâ tahmilu min unsâ ve lâ tedau illâ bi ilmihî, ve mâ yuammeru min muammerin ve lâ yunkasu min umurihî illâ fîkitâbin, inne zâlike alâllâhi yesîr(yesîrun).
“Allah sizi topraktan, sonra nutfeden yarattı. Sonra da sizi birbirinize eş kıldı. O nun bilgisi olmadan hiçbir dişi ne gebe kalır ne doğurur. Bir canlının ömrünün uzun olması da kısa tutulması da mutlaka yazgıya uygun olarak gerçekleşir. Kuşkusuz bunlar Allah için kolaydır.” (Fâtır; 11)
♦♦♦ Rabbi heb lî mines sâlihîn(sâlihîne).
“Rabbim! Bana iyilerden olacak bir evlât ver!” (Sâffât; 100)
♦> İleyhi yuraddu ilmus sâati, ve mâ tahrucu min semerâtin min ekmâmihâ ve mâ tahmilu min unsâ ve lâtedau illâ bi ilmihî, ve yevme yunâdîhim eyne şurakâî kâlû âzennâke mâ minnâ min şehîd(şehîdin).
“Kıyametin zamanını bilmek sadece Allaha havale edilir; kezâ O nun bilgisi olmadan ne meyveler kabuklarını çatlatıp çıkar ne de bir dişi gebe kalıp doğurur. Allah onlara, “Tanrılıkta bana ortak saydıklarınız nerede?” diye seslendiği gün, “Sana açıkça söyleyelim, içimizde (sana ortak bulunduğuna
dair) bir tanık yo k” derler” (Fussilet; 47)
♦> Kâle âmentum lehu kable en âzene lekum, innehu le kebîrukumullezî allemekumus sıhra, fe le sevfe ta’lemûn(ta’lemûne), le ukattıanne eydiyekum ve erculekum min hılâfin ve le usallibennekum ecmaîn(ecmaîne).
“Göklerin ve yerin egemenliği Allaha aittir. O dilediğini yaratır; dilediğine kız çocukları bahşeder, dilediğine de erkek çocukları bahşeder.” (Şıürâ; 49)
♦> Kâlû lâ dayra innâ ilâ rabbinâ munkalibûn(- munkalibûne).
“Yahut erkek ve kız çocuklarını birlikte verir. Dilediğini de çocuksuz bırakır. Şüphesiz O her şeyi bilir, her şeye gücü yeter.” (Şûrâ; 50)
❖ Fe akbeletimraetuhu fi sarratin fe sakket vechehâ ve kâlet acûzun akîmun.
“Karısı heyecanla bağırarak alnına vurdu; “Benim gibi yaşlı ve kısır bir kadın ha!” dedi.” (Zâriyât; 29)
♦> Kâlû kezâliki kâle rabbuki, innehu huvel hakîmul alîmuu”Rabbin böyle buyurdu” dediler; “Kuşkusuz hikmeti sonsuz, ilmi sınırsız olan yalnız Odur.”” (Zâriyât; 30)
“Yâ Samed” ve Âl-i İmrân 38. âyet-i kerimesi 41 gün sabah namazından sonra 41 defa okunur. Sonra gecenin üçte birisinde “Ya Samed” 313 defa çekilerek 41 gün bir kilo bala üflenir. Erkek ve kadın Cuma günü işraktan sonra iki rekât hayırlı çocuk namazı kılıp balı 41 gün yer. Ve aynı tertip 3
defa yapılırsa Allah’ın izniyle çocuk sahibi olunur. 1 litre suya 41 gün boyunca hergün ldefa meryem suresi okunur. 41 günün sonunda karı koca bu suyu içerler. 1 elmaya 7 tane İbrahim Suresi okunur bittikten sonra yarısını kadın yarısını kocası yer ise Allahın izniyle çocukları olur.
41 gün boyunca her sabah aç karnına 1 tatlı kaşığı çörekotunu taze öğütülmüş bi miktar balla karıştırıp karı koca niyet ederek besmele çekerek 3 İhlas 1 Felak 1 Nas 7 Fatiha okuyup yemelidir. 7 Cuma günü önce niyet edilir ve sonrasında 7 HâMîm duaları okunur.