Câbir eserinde Batlamyus’un
“zat-üş-şu’beteynadını verdiği aleti tanıttıktan
sonra kendi yaptığı aleti şöyle tanıtmıştır: “Anlatacağım gibi bir halka diğer bir halkanın dörtte biri ve hedefleri bulunan
bir cetvelden meydana gelen bir tek alet bu kitapta sözü edilen diğer bütün aletleri gereksiz kılar.” Câbir kitapta yaptığı aletin halkasının çeşitli yani ekvator, ekliptik ve ufuk düzlemlerine intibak ettirilebildiğini, bununla çeşitli düzlemlere göre rasat yapılabildiğini belirtir., Latince’ye tercüme edilerek, Petrus Apianus tarafından 1534 senesinde Nürnberg’de bastırılmıştır. Berlin ve Escurial’de bulunmaktadır. Ünlü Fransız bilim tâııhçisi Bethelot; Orta Çağlarda Kimya Târihi adlı eserinde şöyle demektedir: “Aristo’nun mantık ilmindeki ne ise, Câbir bin Hayyân’ın kimya ilmindeki yeri de odur. Aristo, mantığın kurucu ve üstadı olarak kabul gibi, Câbir bin Hayyân da kimyanın kurucusu ve üstadıdır.”
Modern araştırmacılar Eğer Câbir bin Hayyân çağımız teknolojisini kullanarak aynı eserleri yazsaydı, modern sonuçlara ulaşırdı. Çünkü o, tüme
varım metodunu kullanıyordu. Yâni maddenin en küçük parçasından araştırmaya başlayarak, istediğine ulaşıyordu. Bununla , dış gözlemlerinde
ise tümden gelim metotundan da yararlandı. Yâni maddenin doğal hâlinden en küçük parçasına kadar inceleyerek
sonuca vardı. Francis Bacon, bu metotu onun eserlerinden öğrenmiş, Dekart ise onu taklid etmiştir. O, deney yoluyla elde edilecek bilgi ve prensiplerin kat’î ve değişmez olduğunu iddia 3-Mineral cinsinden olan, ne çekiçle dövülebilen, ne de toz hâline dönüştürülebilen katı cisimler. Birinci gruba giren maddeleri; sülfür, arsenik, civa, amonyak, kâfur olmak üzere beş gruba ayırdı. Metalik cisimleri de kendi arasında kalay, kurşun, demir, bakır, gümüş, altın olmak üzere altı çeşide ayırdı. Câbir bin Hayyân, kim yanıngeniş uygulama
alanı olan arıtma konusuyla alâkalı ilk misalleri ortaya koydu. Arıtma yollarından oksitlenme, süblinasyon (amalgam yapmak), damıtma, arıtma, çökeltme, ergitme ve kristalleştirmeyle ilgili işlemleri, uygulamaları ile birlikte açıkladı. Kükürt ile civanın karıştırılması sonucu kırmızı bir taşın (zencefre) meydana geldiğini açıkladı. Sirke ile asetik asit elde etme yollarını ilk olarak ortaya koydu. Câbir bin Hayyân; tıp, ve mantık, fol sefe, fizik, mekanik gihl ilim dallarında da çalış malar yaparak bunlarla ıl gili eserler verdi. Usturlab hakkında yazmış olduğu gören âlimler, eso rin bin bölümden meyda na geldiğini ve akılları durduracak üsünlükte ol duğunu kaydetmişlerdir.
Yazmış olduğu eserler, asırlarca İslâm medreselerinde okutulunca, Endü lüs Müslümanları yoluyla Avrupa’ya geçti. İslâm dünyâsında ve Avrupa’da kimya ilminde Câbir çağının sonu bir türlü gelmedi. Öyle ki, Avrupa’da bâzı kimyagerler, kabul görmesi için eserlerini ona mâl ederek, kendi eserlerine onun ismini yazdılar. Câbir’in eserlerinin büyük bir kısmı kayboldu. Bunlardan yirmi yedi tanesi, Latince ve Almanca olarak Nürnberg, Frankfurt ve Strazburg’ta 1473-1710 yılları arasında basılmıştır.