ÇOĞU anne babalar çocuklarına “kin, öfke, kıskançlık, hırs,” gibi duyguların kötü duygular olduğunu, Allah’ın bu duyguları besleyenleri sevmediğini söyler; böylece onları iyiye yönlendirdiklerini zannederler. Bu duygular insana doğuştan verildiği için bir çocuğun kıskanmaması, öfkelenmemesi,
kın duymaması mümkün değildir. Kardeşini kıskanan bir çocuk: “Kıskanmak kötü bir duygu. Öyleyse ben kötü bir çocuğum,” der kendisini suçlu ve kötü hisseder, Allah’ın kendisini sevmediğini, günaha girdiğini düşünür. Bir başka zaman kendisine ceza veren veya istediği bir şeyi almayan annesine
kızar, öfke duyar. Arkasından da pişman olur: “Ben anneme öfkelendim, ben kötü bir çocuğum…” der. Meselenin bir başka yönü daha var. Çocuklar “kötü çocuk” damgası yememek için anne babalar tarafından kötü olarak nitelendirilen duyguları baskı altında tutar, açığa vurmazlar. Duygularını açığa vurmayıp baskı altında tutan çocuklar bir süre sonra anksiyete bozukluğu ve depresyon belirtileri göstermeye başlar. Psikologa terapi için getirilen depresif çocukların büyük bir kısmının suçluluk ve günahkârlık duygusu taşıdığı görülmektedir.
Duyguların Tarafsızlığı:
Duygular, insan deneyiminin temel bir parçasıdır ve çeşitli durumlar, ilişkiler ve olaylarla ilişkilidir. Bu duyguların kendileri, tarafsızdır; yalnızca bir enerji formudur. Örneğin, korku, endişe veya öfke duyguları genellikle olumsuz olarak kabul edilir, ancak bu duyguların aslında bir işlevi vardır. Korku, hayatta kalma içgüdüsünü harekete geçirir; endişe, dikkatimizi olası tehlikelere çeker; öfke ise sınırlarımızı korumamıza yardımcı olabilir.
Duyguların İyiye Yönlendirilmesi:
Duyguların doğası gereği tarafsız olmaları, bize duygusal zekamızı geliştirme ve duygusal deneyimlerimizi olumlu bir şekilde yönlendirme fırsatı sunar. Bu noktada, duyguları iyiye yönlendirmek, onları anlamak, kabul etmek ve uygun bir şekilde tepki vermek anlamına gelir. Örneğin, korku duygusunu tanıyarak ve anlayarak, bu duygunun altında yatan nedenleri keşfedebilir ve ardından bu nedenlere uygun bir şekilde yanıt verebiliriz.
Duyguların İyiye Yönlendirilmesinin Önemi:
Duyguların iyiye yönlendirilmesi, kişisel gelişim, sağlıklı ilişkiler kurma ve stresle başa çıkma becerilerimizi geliştirme açısından önemlidir. Olumsuz duyguları bastırmak veya reddetmek, uzun vadede duygusal sağlığımıza zarar verebilir ve bu duyguların daha karmaşık sorunlara yol açmasına neden olabilir. Ancak, duyguları anlamak, kabul etmek ve olumlu bir şekilde yönlendirmek, duygusal zekamızı artırabilir ve daha sağlıklı bir yaşam sürmemize yardımcı olabilir.