Ahmet ile Hilal karşılaştıkları bir düğünde birbirlerini çok beğenmişti. Ahmet eve gittiğinde annesine, düğünde gördüğü Hilal’den bahsetmeye başladı. Bir bahane ile bir daha nerede görüşsem diye deyip duruyordu. Ortak arkadaşlarından hilalin evinin adresini öğrendi. Fırsat buldukça Hilal’in evinin önüne gelip hilalin dışarı çıkmasını bekliyordu. Yine bir gün beklerken hilal dışarı çıktı. Ahmet Hilal’i görünce kalbi hızlıca atmaya başladı. İçinden “acaba yanma gitsem mi, beni yanlış anlar mı” diye geçiriyordu ki Hilal’in ona gülümseyerek baktığını gördü. Bundan cesaret alan Ahmet hilalin yanma yaklaşarak onunla tanışmak istediğini söyledi. Mahcup bir ses tonuyla lütfen benden rahatsız olmayın, düğünde gördüğüm günden beri aklımdan çıkmıyorsunuz. Maksadım sizinle vakit geçirmek değil, hayırlı bir yuva kurmak istiyorum dedi, numarasını yazdığı kâğıdı hilale vererek yanından uzaklaştı. Yanından ayrıldığı andan itibaren acaba neni arar mı o da beni beğendi mi sorular beynini kurcalamaya başladı.
Aradan birkaç güç geçtikten sonra Hilal cesaretini toplayıp Ahmet’i aramaya karar verdi. Ürkek ve tedirgin bir halde telefonun tuşlarına basmaya başladı. Farklı numara olduğunu fark eden Ahmet’in kalbi bir anda hızla çarpmaya başladı acaba bu arayan Hilal olabilir miydi? Sesini düzelttikten sonra telefonu açtı, karşıdan gelen ses hilalin sesiydi birkaç saniye ikisi de sustu. Ahmet hemen kendini toplayarak “iyi ki aradın her çalan telefona acaba sen misin diye koştum. Ve sonrasında uzunca sohbet etmeye başladı. Ahmet ilk gördüğü andanıl ibaren evlenmek istediğim kız bu diyordu.
Hilal ile bir müddet görüştükten sonra aileleri tanıştırmak için karar verirler. Kızın ailesi Ahmet’i çok beğendilakat gel gör ki Ahmet’i ailesi Hilal’i oğullarına hiç yakıştı ramıyordu. Ahmet uzun boylu renkli gözlü yakışlıklıydı hilal ise kısa boylu esmer biriydi. Onların istediği kız açık
tenli renkli gözlü ve uzun boylu olmalıydı. Bir gün annesi Ahmet’i karşısına aldı, – Oğlum sen o kızdan on kat daha güzelsin biz sana daha iyilerini buluruz dedi. Ahmet gayet soğukkanlı bir şekilde ayağa kalkarak insanın sadece görselden ibaret olmadiğim, ilk defa hilali gördüğünde heyecanlandığını kalbinin pır pır attığını ifade etti. Annesi bu sözlerden pek hoşnut olmadı. Ahmet’i kaybetmemek için bir müddet sessiz kalmayı
tercih etti. Ahmet annesinin hoşnutsuzluğunu sezmiş olmalı ki onun yanına giderek elini öper ben bu kızla evlenmek istiyorum fakat gönül rızan olmadan mutlu olamam der. Annesi Ahmet’in bu halini görerek tamam oğlum senin hatrın için bir şey demiyorum der. Kısa bir süre sonra
bütün hazırlıklar yapılıp Ahmet ile Hilal’in düğünleri olur. Birbirini seven iki güzel kalp çok mutluydular. Tek problem Ahmet’in ailesi her ne kadar olur dese de hilali kabul etmemesiydi. Hilale laf atmalar onu hakir görmeler hızla devam ediyordu. Daha sonra hilal hamile kalmış ve bir çocuklarının
olacağını Ahmet’e söyleyince dünyalar onların olmuştu. Aylar sonra beklenilen yavru dünyaya gelmiş nur topu gibi bir kız çocukları dünyaya gelmişti. Hiçbir şekilde benimsenmeyen Hilal kız evladı olduğu için sürekli tenkit ediliyordu. Hilal her ne kadar kız evladı doğduğu ev için bereket,
anne babası için sevinç olduğunu bilse de yer yer bu sözlerden rahatsız oluyordu. Peygamber efendimizin, kızı Fatıma içeri girdiğinde ayağa kalkmasını ve mübarek neslinin Hz. Fatıma’dan devam ettiğini hatırlayınca Allah’ım ben verdiğin bu nimetten memnunum diyor ve kalbine gelen vesveseden dolayı çokça tevbe istiğfar getiriyordu. Her namazından sonra, Allah’ım bir kız evladı verdin şimdi de senden bir erkek evladı istiyorum diye dua ediyordu. Kızı iki yaşma geldiğinde yeniden hamilelik haberini aldı. Hilal Ahmet ile bu haberi paylaştı. Ahmet’e dönerek bu defada kız olursa bana olan sevgin azalır mı deyince Ahmet bir an irkilerek bak Hilal evlat Rabbin bir hediyesidir, hediyenin mahiyetine bakılmaz, olduğu gibi kabul
edilir der. Hilal haklısın gereksiz bir soru diyerek konuyu toparlamaya çalıştı. Vakit bir hayli ilerlemiş aylar çabucak geçmiş ve doğum vakti gelmişti. Beklenen misafir erkek olarak dünya gelmişti. Hilal ellerini açarak Rabb-i Rahimi’ne hamd ve şükür etti.
Ahmet ve iki yavrusu vardı biri kız biri erkek. Oğulları altı aylık olmuştu ki Hilal göğsünde bir acı hissetmeye başladı. Önceleri pek umursamadığı ağrıları git gide artmaya başladı ve bir gün eline bir beze geldiğini farketti bunun üzerine doktora gidip muayene oldu. Ne yazık ki sonuçlar
istediği gibi değildi. O artık göğüs kanserine yakalanmıştı. Bu haberi alan Ahmet çok sevdiği hilalin böyle bir hastalığa yakalanmasına çok üzüldü. Her ne kadar belli etmeyip dik durmaya çalışsa da içinde fırtınalar kopuyordu. Birinin güçlü kalması gerekiyordu bu hastalık yenilmeliydi.
Hilal oğlu olunca Ahmet’in ailesinin onu seveceğini beklediği bir dönemde kanser olduğunu nasıl söyleyebilirdi. Ağrıları artmaya başlayınca Ahmet ailesine durumu anlattı. Önce üzülür gibi yapan ailesi bir müddet sonra Ahmet’e iki çocuğun var üzülme herşeyin bir çaresi vardır demeye
başladılar. Ahmet ise eşinin iyi olması için elinden geleni yapıyordu. Ahmet’in ailesi içten içe zaten sevmedikleri gelinlerinin bu hastalık sebebiyle öleceğini düşünüyorlardı. Çünkü onların tek istedi oğullarına güzel bir gelin almaktı. Hilal bir aylık ailesinin yanına gitmeye karar verdi.
Hem tedavi görmesi bu süreçte çocuklarının bakım ihtiyacı vardı. Ahmet ise hilali ailesinin yanına bırakıp çalışmak için evine döndü. Aradan on beş gün geçti Hilal’in bir anda kalbi sızlamaya başladı. Hemen Ahmet’i aradı fakat Ahmet’i telefonu açmıyordu. Bir defa bir defa daha denedi denedi ama telefonu açılmıyordu. Hilal iyice rahatsız oldu. Yakınlarında bulunan bütün akrabalarını tek tek arayarak herkes ayaklanmış ve Ahmet’i arıyorlardı. Ne yazık ki Ahmet arabaya bindiğinde kalbinin sıkıştığını görünce kenara çekip kalp krizi geçirerek hayatını kaybediyor. Bu durum hilalin aslında daha önce yaşadığı imtihanların ne kadar küçük olduğunu asıl imtihanın Ahmet’i kaybetmek olduğunu bütün varlığı ile hissediyordu. Ölüm Hilale yaklaşmış fakat Ahmet ile bütünleşmişti… Hilal ise yakalandığı hastalıktan şifa bulmuş evlatları ile yaşamaya devam ediyordu. İnsanlar kanser ve buna benzer hastalığa yakalanınca ölümü kendine daha yakın görüyor. Halbuki hasta olan değil, eceli gelen bu dünyadan ayrılır. Bir başka mesele ise bir başkasının ölümünü bekleyenleri, beklediği ile imtihan ediyordu. Hilal de başka bir annenin yavrusuydu Ahmet’in ailesi Hilal’in Ölümünü
beklerken kendi evlatlarının ölümüyle yüzleşiyordu. Sizden biriniz, kendisi için arzu edip istediği şeyi, din kardeşi için de arzu edip istemedikçe, gerçek anlam da iman etmiş olmaz.” ‘Sizler iman etmedikçe cennete girem ezsiniz, birbirinizi sevmedikçe de iman etmiş olm azsınız’