Câbir bin eflah

By | 31 Ekim 2022

câbir bin eflah; Endülüs’te yetişen büyük astronomi ve matematik âlimi. Künyesi Ebû Muhammed olup, Avrupa’da
Geber ismi ile şöhret buldu. Bu zât, Abdullah Câbir bin Hayyân es- Sûfî ile ekseriya karıştırılmaktadır.
Câbir bin Eflah, Endülüs’te, Sevilla’da doğmuştur. Doğum târihi ve yaşadığı târih kesin o la rak b ilinm em e s in e rağmen, on ikinci asrın ortalarında vefât ettiği tahmin edilmektedir.
Câbir bin Eflah, Batlamyus’un bâzı görüşlerini tenkit etti. Özellikle güneşe takrîben 3 dakikalık bir İhtilâf-ı manzar (dünyâ
üzerinde duran bir gözlemciningözünden herhangi
bir yıldıza giden hatarasındaki açı) kabul ettiği
hâlde, dünyâya güneştendaha yakın olan Merkür
ve Venüs’te hissedilecek  kadar ihtilâf-ı manzar bulunmadığı hakkındaki iddiasını tenkit etmiş ve çürütmüştür. Endülüs’ün Sevilla şehrinde yapılanrasathânenin nasıl yapılması gerektiğini tesbit ve inşâsını bizzat kontrol etmiştir. Namaz vakitlerini anlamakta kullanılan usturlab
âletini Müslüman âlimler yaptılar ve onu zamânla geliştirdiler. Câbir bin Eflah, bunların daha mükemmeli olan çubuklu güneş saatini yaptı. Bu saat, bugünkü teodalit
benzeri olup, ondaki par çaları üzerinde taşıyordu, 1 Azimut kadranı denlj^ı ve çubuklu güneş saatini, Avrupa’da ancak üç asır sonra Alman astronomi bilgini ve matematikçisi Regiomontonus (1430 1476) 1460 senesindu modeline uygun yeniden yapabilmişti. Daha sonrn Kopernik de onun yaptığı aletlerden ve geliştirdiği küresel trigonometriyi ay nen kullanmış ancak Balamyusuniftiracısı diyerek kendisi iftira atmıştır. Trigonometri alanında, bilhassa küresel trigonometri ile ilgili prensipler üzerinde durdu. Dünyâda ilk defa dik açılı bir üçgen için beşinci temel  ortaya koydu. Küresel trigonometri ile ilgili prensiplerden bir sonuç elde edebilmek için Dört Boyut Kuralı’nı uyguladı. Düzlem trigonometride ise öncekilerin  göre hareket etti. Câbir bin Eflah’ın günümüze kadar gelen en ı muinli eseri, Islâh-ül-Me-adıyla bilinen Kitâb-ül- Hoy’et’tir. Eser, bir astronomi kitabıdır. Bu kitabında Câbir, Batlamyus’u tenkil I ederek, onun bâzı İlmî halalarını ve buluşlarındaki noksanlıkları meydana çıkarmıştır. Bu eserde, küle ve düzlem trigonometriden de bahsetmiştir. Câbir’in eserinin başında koyduğu küresel trigoneme tri b ilgileri özellikle önem arz etmektedir. Mesela, C açısı dik bir üçgen için “cos A= cos a.sin B” bağıntısına eşdeğer bir formül vermiştir. formül o zamâna göre büyük bir başarıdır Câbir eserinde Batlamyus’un
“zat-üş-şu’beteyn
adını verdiği aleti tanıttıktan sonra kendi yaptığı aleti şöyle tanıtmıştır: “Anlatacağım gibi bir
halka diğer bir halkanındörtte biri ve hedefleri bulunan bir cetvelden meydana gelen bir tek alet bu kitaptasözü edilen diğer bütün
aletleri gereksiz kılar.”Câbir kitapta yaptığı aletin halkasının çeşitli düzlemlere yani ekvator, ekliptik ve ufuk düzlemlerine intibak ettirilebildiğini, dolayısıyla bununla çeşitli düzlemlere göre rasat yapılabildiğini belirtir.
Eser, Latince’ye tercüme edilerek, Petrus Apianus tarafından 1534 senesinde Nürnberg’de bastırılmıştır. Bugün Berlin ve Escurial’de bulunmaktadır.Modern kimyanın kuru i cusu meşhûr İslâm âlimi, 1Tebe-i Tâbiîndendir. İsmi, 1
Câbir bin Hayyân bin Al) 1dullah el-Ezdî olup, künyo j
si Ebû Mûsâ’dır. Horasanlı, 1 Tuşlu, Harranlı ve Küfeli 1olduğu söylenen Câbir’in 1 ailesi hakkında bilgi çok az- 1
dır. İslâm âleminde Sûfî, 1 Avrupa’da Geber ismiyle 1 şöhret buldu. Doğum târi- 1 hi bilinmemektedir. Son I araştırmalarda 815 (H. 1
200) yılında vefât ettiği an- 1 laşılmaktadır. Aslen Türk olan Câbir bin Hayyân, Abbasî halî- |
fesi Hârûn Reşîd’in sara- ] yında yaşadı. Vezir Yahyâ bin Hâlid el-Bermekî’den himâye gördü. Asrının fen âlimiydi. Bütün İslâm
âlimleri gibi, fen ilmini, İslâmî ilimlerle beraber okudu. Peygamber efendimizin
torunu, tasavvuf ilimlerinin mütehassısı ve kaynağı, Câfer-i Sâdık hazretlerinin tasavvufta vârisi, oğlu Mûsâ Kâzım, Bütün bu eserlerinin yanında, Câfer-i Sâdık hazretlerinin Talebesi olmasından dolayı Şiîlerce kendisine atfedilen siyâsî, sihir ve büyü ile ilgili kitaplar
da vardır. Ancak o kitapların Câbir bin Hayyân’la bir alâkası yoktur. George Sarton onu, Orta çağların ilimler ansiklopedisi” olarak değerlendirmekte, şöhret ve tesirlerinin, on yedinci asra kadar devam etmiş olduğunu etmektedir. Gerçekten on yedinci asra gelinceye kadar kimya bilimleri alanında onun
viyesine kimse çıkının» mış, kimse onu gölgmlfj\ bırakamamıştır. Ne do0*ı ilim dünyâsında, ne dıı batı dünyâsında ona denk
ve onu aşan bir kimyaoi yetişmemiştir.
Kimya târihçisi Leo lerc, “Histoire de la Medi cine Arabe” adlı eserin de, Câbir bin Hayyân’ı;  çağların tartışılamaz en büyük âlimi, İlmî otoritesi ve derinliği ile eşi, benzeri olmayan bir üstâd,
metotu ile yol gösterici olması bakımından büyük bir ilim teşvikçisi ve nihayet modern kimyanın kurucusu ve tamamlayıcısı olarak değerlendirmektedir. İslâm âleminde, Ebû Bekr Râzî, İbn-i Sînâ, Mesleme, el-Macrîtî, Fârâbî ve daha bir çok bilgin, onun eserlerinin gölgesinde yetişip, olgunlaştılar. Onun eserleri, farklı metotlarda hazırlanmıştır. Ünlü Fransız bilim tâııhçisi
Bethelot; Orta Çağlarda Kimya Târihi adlı eserinde şöyle demektedir:  Aristo’nun mantık ilmindeki yeri ne ise, Câbir bin Hayyân’ın kimya ilmindeki yeri de odur. Aristo, mantığın kurucu ve üstadı olarak kabul edildiği gibi, Câbir bin
Hayyân da kimyanın kurucusu ve üstadıdır.” Modern araştırmacılar ş ö y le d e m e k te d ir le r :
Eğer Câbir bin Hayyân çağımız teknolojisini kullanarak aynı eserleri yazsaydı, modern sonuçlara ulaşırdı. Çünkü o, tüme varım metodunu kullanıyordu. Yâni maddenin en küçük parçasından araştırmaya başlayarak, istediğine
ulaşıyordu. Bununla beraber, dış gözlemlerinde ise tümden gelim metotundan da yararlandı.
Yâni maddenin doğal hâlinden en küçük parçasına kadar inceleyerek
sonuca vardı. Francis Bacon, bu metotu onun eserlerinden öğrenmiş, Dekart ise onu taklid etmiştir. O, deney yoluyla elde edilecek bilgi ve prensiplerin kat’î ve değişmez olduğunu iddia