Bir gün çok sevdiğim Gülfer abla ziyaretime geldi. Eşi ile alakalı sıkıntılarından bahsetti. Anlatırken gözleri dolmaya başladı. Eşinin kötü alışkanlıklarının olup sonrasında Gülfer ablaya çok hakaret ettiğini hatta zarar verdiğini anlattı. Neler yapabiliriz diye düşünürken Kuranın kalbi olan
Yasin suresi aklıma geldi. Beş yüz Yasin okusak mı dedim çünkü bu durum beni bir hayli üzmüştü. Hafız arkadaşlardan da destek alıp Gülfer ablanın sıkıntısının gitmesini niyet edip okumaya başladık. Bir ay sonra Gülfer ablanın eşi gece rüyasında, öldüğünü onu alıp yıkadıklarını, selasının okunduğunu ve usulca toprağa konulup herkesin yanından ayrıldığını ve kabirde yalnız başına kaldığını görür.
Büyük bir korku ile uyanan Gülfer ablanın eşi, uzun zaman rüyanın etkisinden kurtulamaz. Rüyanın etkisini hala iliklerine kadar hissetmektedir. Sonra dönüp Gülfer ablaya. – Gülfer ben çok hata yaptım günahlar işledim. Senin gönlünü çok kırdım ama şuan çok pişmanım ne olur bana yardım et, ölümden ve yalnızlıktan çok korkuyorum eğer sen hakkını helal etmezsen benim halim nice olur der. Gülfer abla Allahü ekber diyerek ağlamaya başlar. Eşinin karşısında bu kadar sakin ve merhamet dolu olması Gülfer ablayı da çok etkiler. Bir anda Gülfer ablanın gözünün içine bakarak benimle
umreye gelir misin der. Gülfer abla olan biteni hayret ve şaşkınlıkla izledikten sonra eşine dönerek – Tabi gelirim gelmez olur muyum diyerek birbirlerine uzun uzun sarılarak bir müddet ağlarlar. Birinin kalbinde duasının kabul olma sevinci, diğerinin ise yaptığı hatalardan sonra, ettiği tövbenin verdiği sekine hali vardı… Ey Rabbim kalplerimizi iman aşkı ile coştur. Amin… Kabul olunacak duaları önce gönlümüze sonra dilimize
düşür. Amin…