Anne baba, çocukla ilişkilerinin her safhasında ve her alanında onun kendine özgü varlığını desteklemeli, tutum ve davranışlarında onun biyolojik-genetik yapısını göz önüne almalıdır. Çocuğun kendisinden itilen en büyük alanın onun ilgi ve yetenekleri olduğunu görmekteyiz. Anne babaların çocuklarını ilgi ve yetenekleri doğrultusunda değil de kendi arzuları doğrultusunda oluşturmaya çalışmalarında psikolojik sebepler kadar sosyal ve ekonomik şartlara boyun eğişlerinin de payı bulunmakta dır. Anne baba toplumda bazı mesleklerin, bazı konumların kolayca zengin bir statü sağladığını veya zahmetsiz bir şekilde yaşama imkânları verdiğini görüp çocuğunu bu statü ve imkânları elde etmeye zorlamaktadır.
Böyle davranan anne babalar çocuklarının özgün kişilikleri etrafında gelişip kendilerine en uygun rolü seçmeye çalışmalarından huzursuzluk ve korku duyarlar. Huzursuzluk duyarlar; çünkü çocukları kolayca onaylanan ve ilgi gören statü veya imkânlardan uzaklaşabilecek, maddî ve manevî sıkıntılara düşebilir Korku duyarlar; çünkü çocukları kendi hederlerine yürürlerken onlar kendilerini çocuklarının arkalarında durabilme gücünden mahrum hissederler. “Çocuğumuz kabul görmez, sıkıntılar yaşar,belki aşağılanır.” endişesi, anne babanın çocuk lan üzerindeki baskısını arttırmaktadır. Çocuk kendisi olmaya çalışırken, anne baba onun keııdl isledikleri gibi olması için âdeta savaşmakladır. Sosyal ve ekonomik şartların ağırlaş lığı, gelecek korkusunun insanları bunalttığı loplııınlarda bu fotoğraf yaygındır. Fakat insan, hangi işi yaparlarsa yapsınlar insanca yaşama imkânlarını elde edebilecekleri, kini olurlarsa olsunlar saygı görebilecekleri toplumlanla bu tür bir aile içi çatışmanın yaşanmaya cağı açıktır. Çünkü böyle bir toplumda aile, çocuğun kendisini gerçekleştirme çabasından huzursuzluk ve korku duymaz.