Ebussuud Hazretleri nin Münâcatı Arapçası : (BismillâhirRahmânirRahîm.)
Elhamdülillâhillezî mesnûuhu fevkal ulâ, elkâhirül ferdüllezî mahlûkuhu tahtes-serâ.
Sallû alâ bedrid-dücâ, sallû alâ nûril hüdâ, sallû alâ hayril verâ, a’nin nebiyyel Mustafâ.
Sallû alâ etbâihi, sallû alâ ezvâcihi, hümul mehdiyyîne bihi ehlül hudûru vessafâ.
Efneytü umrî fîlhavâ, vâ hasretâ vâ hasretâ, dayyaat a’dâî kuvveti, vâ firkatâ vâ firkatâ.
Aynî amâ min ibretî, kalbî asâ min şehvetî, umrî fenâ min ğafletî, yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ.
Kad ğarranî tûlul emel, kad fâtenî hüsnül amel, kad câenî vaktül ecel, yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ.
Sebbit lenâ ekdâmenâ, sakkil lenâ mîzânenâ, vağfirlenâ isyânenâ, yâ Rabbenâ yâ Rabbenâ.
Ebussuud Hazretleri nin Münâcatı Türkçe Anlamı : “Rahman ve Rahim olan Allah’ın adıyla.”
“Sanatı üstün olan Allah’a hamd ve sena ederim. Mahlukattın hepsine hâkim olan, sonsuz kudretli Yüce Allah’tır. Ay gibi parlayan, Güneş gibi ışık veren ve mahlûkatım en şereflisi olan Hz. Muhammed Mustafa’nın üzerine salât ve selam getirin.”
“Ona bağlı olanlara, ailelerine, doğru yolu bulan huzur ve safa ehlinin üzerine de, tazim ve hürmette bulunun.”
“Eyvah eyvah! Ömrümü boşa harcadım, yazık bana, yazık bana. Azalarım kuvvetlerini kaybetti, firkat (ayrılış) bana firkat bana.”
“Gözlerim ibretten kör, kalbim ise şehvetinden karardı. Ömrüm gafletimden tükendi (hiçbir şey anlayamadım). Ey Rabbimiz, ey Rabbimiz.”
“Beni uzun ümitler aldattı, benim güzel amellerim yok oldu. Bu, işte ecel gelinceye kadar devam etti. Ey Rabbimiz, ey Rabbimiz (yardım Senden, kurtuluş Senden).”
“Ayaklarımızı Sırat Köprüsü’nün üzerinden kaydırma, mizan terazimizi ağır kıl, günahlarımızı bağışla ey Rabbimiz, ey Rabbimiz.”
Çok manidar bir münacattır. İçindeki manalar düşündürücüdür. Daha çok kişinin ömrünün fuzuli (boşa) gidişi ve bir an evvel tedbir alınması gerektiği noktalarını tavsiye eylemektedir. Zaten dinimizin amacı bizi uyarmak, yaptığımız duaların hepsi bizi Hakk’a yaklaştırmaktır. Yoksa kuru kuruya dua etmenin hiçbir faydası yoktur.