1- Ergenlik Çağının Resmi: Denizde Fırtına
insan hayatının her dönemi bir denizin farklı hallerini gösteren tablolar halinde temsil edilseydi ergenlik çağının resmi, öfkeli bir deniz
olurdu. Azgın dalgalar, kara bulutlar, ürkütücü bir fırtına… Ergenlik çağı ile iletişim, böyle bir denizde tekneyi batırmadan sakin sulara ulaştıracak bir
ustalık ister. Ergenlik çağı, çocuğun tatlı uykusundan kavgalara uyandığı bir dönemdir. “Ben kimim? Kim olmalıyım?” sorularına huzur bulabileceği çabuk ve net cevaplar araması, bulabildiği cevapların varlığında taşıdıkları ile çelişmesi, “güzelim, çirkinim, kuvvetliyim, zayıfım, cesurum, korkağım”
gibi iç hesaplaşma zemininde kendini ikna çabalan, ergenlik çağı çocuğunda büyük çatışma meydana getirir. O, bir çocuğun sükuneti ile bir yetişkinin davranışları arasında nefes nefese koşturur durur. Zaten artık bir çocuk değildir… ilk gençlik çağının kapısından fırtına gibi girmiştir ve şimdi esip gürlemektedir. Onun bize şöyle seslendiğini duymadan onunla doğru bir iletişim kuramazsınız: “Ben size beni yalnız bırakın diyeceğim. Siz beni yalnız
bırakın ama yalnız bırakmayın!”
2- İlk Gençlik Davranışları
Prof. Nevzat Tarhan ilk gençlik çağı davranışlarını çok güzel özetler: “Genç, fiziksel ve ruhsal o larak büyüme durumundadır. Kişilik henüz bu büyümeye hazır değildir. Bu dönemdeki genç aniden, sonuçlarını hiç düşünmeden tepkiler verir. Bir engele çarptığı zaman bunalım başlar. Aykırı ve sıra dışı davrandığında özel bir tat alır. Bastırmaya ve denetim altında tutmaya çalıştığı bilinç a ltın d a k i dürtüler zaman zaman “ar ting out” şeklinde parlayabilir. Gerçek Ictııcl ve kişiliğine uymayan tepkiler ve saldırganlıklar gösterebilir. UNESCO gençlik çağını; cesaretin çekingenliğe,
macera isteğinin rahata üstün geldiği çağ olarak tanımlar. Tatlı hayaller, idealler, ilk sevgiler, sıkı arkadaşlıklar, uçarılık, gözü karalık bu dön em in özellikleridir. Coşkulu, çalkantılı, tutkulu, fırtınalı, k am kaynayan, bunalımlı, öfkeli çatışmalı, kaygılı, kimliğini arayıp bulmaya çalışan bir bireydir genç. İstekleri aşırıdır, en küçük engele katlanamaz, çünkü hayatı tanımamaktadır. Yüksek hayaller ve amaçlara sahhiptir çünkü hayatın tokadını yememiştir Gurura ve başarıya paradan daha çok önem verir, çünkü paraya ihtiyacı olmamıştır. Eli açık ve iyilikseverdir, çünkü kötülükleri tanımamıştır. Çabuk güvenir ve çabu k bağlanır, çünkü aldatılmamıştır.” Tarhan hoş bir uyanda bulunur: “Hoşgörüsüz, uzlaşmayı reddeden, ilkelerinden gurur duyan,başkalarını küçük gören, kesin konuşan, sinirli
saldırgan bir gençle karşılaştığınızda onun devamlı böyle kalacağını düşünmemelisiniz.” Bu uyarı hoş olduğu kadar da önemlidir. Çünkü çocuklarının bu döneme özgü davranışlarının onların kalıcı davranışları olduğunu düşünen aileler, çocukları ile tehlikeli bir çatışmaya girerler. Gencin bir an önce ve kesinlikle “adam edilme” çabası ilişkiyi kopartır.
3- Bunalım Döneminde Aile Yeni Bir Bunalım Kaynağı Olmamalıdır
Çocuğun ilk gençlik çağını nasıl bir aile ortamında karşılayacağı çok önemlidir. “Ölümüne” arkadaşlıklar, idealler, hayaller mevsiminde onun varlığına bütün varlığınızla karışmanız, onunla her konuyu serbestçe konuşabilmeniz nasıl önemli olmaz? Kimlik bunalımı bazen öylesine ateşli seyreder ki, üstünüze kıvılcımların saçılmaması mümkün değildir. Böyle bir durumda “yanan” adamla uğraşmanız bir haksızlıktır. Yangınla meşgul olmanız gere-
“kir. Anlayışsızlık, sevgisizlik, sertlik ve dipsiz korkular, anlamsız endişeler, aileyi bir bunalım döneminin ortasında çocuk için yeni bir bunalım kaynağı yapar. Çocukla ergenlik dönemine kadar yürüttüğünüz olumlu ilişki bu dönemde en büyük yardımcınız olacaktır. Çocuğun kendisinde bir kimlik oluşturmaya çalıştığını, bu kimliğe yakışmak için uğraştığım unutmadığınızda onun bütün aşırılıklarına karşı anlayışla yaklaşabilirsiniz. O, hem bir varolma biçimini, hem buna dikkat çekmeyi deneyip durmaktadır. Yani ortada bir büyük inşaat vardır ve bu gürültü, toz, duman oradan gelmektedir. Yapılacak iş güzel bir yapı oluşması için çocuğun yanında yer almaktır, inşaatı yerle bir etmek değil. Bu basit gerçekler unutulduğu için
evlerde, okullarda, sosyal çevrede ziyan olup giden gençlerin sayısını düşünen herkes herhalde oturup ağlamak ister.
4- Problemler Karşısında Problemsiz Tavırlar Üretebilmeliyiz
Herhangi bir problem karşısında gence vereceğimiz ilk mesaj “Problemin değil, senin yanında olacağım. Bu problemi birlikte çözeceğiz!” olmalıdır. Kendisinin sürekli problem üreten biri olarak görülmesi genci daha da hırçınlaştırır. Zaten o problem üretmekten çok problemleri yaşamaktadır. Onun yaşadığı problemlerin onun ürettiği problemler olarak ele alınması, çözümleri hemen hemen imkânsız kılar. Bir gence onun göze alabildiği tehlikeler kadar büyük bir anlayış göstermezsek ona yardımcı olamayız. Bu anlayış onun problemle ilişkisini doğru çözmemizle gerçekleşir.
Gözü karardığı, gözleri geçici bir süre görmediği için bizim köprülerimizin üzerinde kalakalan bir genci, köprünün öte yanında gözlerinin açılacağını bile bile koluna girip köprüden geçirmeyi reddetmek, ne anne baba olmanın, ne öğretmen olmanın formasyonuna yakışır.
5- Suya “Akma” Demeniz Onu Durdurmaz
Çoşkun bir suyun kenarına gidip ona avaz avaz akma diye bağırsanız da o yine akacaktır. O suya müdahale edebilmenin doğru yolu onun üzerine, varlığını enerjiye çevirecek barajlar inşâ etmektir. Karmakarışık duygusal dünyası, olağanüstü cesareti ve hayalleri ile genç her olumluluk-güzellik gibi her tehlikeye de açıktır. Onun bu dönemdeki özelliklerini kazanç kapısı yapmaya istekli birçok şer ve fesat odağı tetikte beklemektedir. Öyleyse tehlikelere karşı onun korunması, tâkip edilmesi, denetlenmesi, her zamankinden daha önemlidir. Barajlar da bunun için gereklidir. Gence mutlaka göstermek zorunda olduğunuz anlayış, ona iyi bir şey sunmanızı engellemez. Tam aksine o anlayış ona iyi bir şey sunmanızı kolaylaştırmak içindir. Yapılacak ilk ve en önemli iş gence, onun bütün insanlık duygularını, hayallerini, ideallerini, sevgilerini, atılımlarmı kristalize edecek, bunları derleyip toparlayacak, anlamlandıracak bir ahlâk anlayışı ve yaşayışı sunmaktır. Anlayışlı, sevgi dolu, şefkatli, affedici olamazsanız, üstün de olsa bir ahlâkı gence doğru olarak sunamazsınız. Doğru ve güzel duygularla davranışları onlara doğru ve güzel sunamayan herkes, onların kapıldıkları tehlikelerden sorumludur.
6- İzzet-i Nefsi Genç İçin Her Şeyin Üzerindedir
Izzet-i nefsini yıktığınız bir genci artık ayakta tutamazsınız.Genç, izzet-i nefsine dokunmaktan özenle kaçınarak başvuracağınız bütün koruma tedbirlerine az ya da çok olumlu cevaplar verecektir.Ona, karşılığı onun izzet-i nefsi olan hiçbir duygu ve düşünceyi kazandıramazsınız. Bir genci tehlikelerden korumak, ona faydalı alışkanlıklar,doğru düşünceler kazandırmak istiyorsanız ona karşı bunlara uygun bir şekilde davranmalısınız. Genç bir insana karşı davranışlarınız,ona kazandırmak istediğiniz ahlâk anlayışına ve düzenine uygun olmalıdır. Onu etkileyecek olan bu uygunluktur.
Gençlik dönemindeki çocuklarımızla iletişimde ne kadar anlayışlı, hoşgörülü, bilgili, sabırlı olmamız gerektiğini bir cümle ile anlatmak mecburiyetinde olsaydık herhalde bu cümle şu hadis-i şerif olurdu: “Gençlik, cinnetten bir parçadır.”