EVLERİMİZ KLİNİK ÇOCUKLAR DENEK DEĞİLDİR

By | 04 Nisan 2022

ı – Yüksek Sonuçlan, Yüksek Davranışlar Elde Eder
Çocuğun yetiştirilmesi sürecinde anne baha birçok engelle karşılaşabilir. Maddi imkansızlıklar, sosyal çevrenin yetersizliği, insanlık değerlerine karşı propaganda bu engellerin bazılarıdır. Aile içinde de birçok problem doğabilir. Sis bir yere çökerse orasının dağ mı göl mü olduğu pek önemli değildir. Her yerde her problem görülebilir. Çocuğun gelişme düzeni sarsılıp bozulabilir. Her durumda anne baba için üç büyük kolaylık vardır: ilgi, sevgi ve saygı. Çok tanıdık olduklarından bazen uzun zaman ihmal edebildiğimiz bu üç arkadaş, değersiz söz söylemez, hikmetsiz iş yapmaz. Yeter ki yanından ayrılmayın.. ilgi, sevgi ve saygı üzerinde yükselecek temel tavrın engelleri aşma gücü emsalsizdir. Temel belirleyici olan kişilik, bu üç temel tavrı
temsil etmelidir. Temel tavır ne kadar güçlüyse, davranış kalitesi o kadar yükselir. Birbirlerine, evin düzenine, eşyasına, aile ortamına, ruhuna, yani o evde yaşattıkları birliğe karşı davranış kaliteleri düşük olan bir anne babanın, çocuklarında yüksek davranış ve disiplin
duygusu geliştirebilmeleri kolay olmayacaktır.
2 Evlerimiz Klinik, Çocuklar Denek Değildir
Prof Dr. Refia Şemin 1979 tarihli “Ruh Sağlığı” adlı eserinde W goldfarbın bir çalışmasından bahseder W goldfarbın ilk çocukluk devresinde duygusal ihtiyaçları karşılanmamış iki grup çocuğu ilkokul çağında ve hızlı  büyüme devresinde incelemiştir. Birinci gruptaki çocuklar doğumu takip eden ilk aylardan itibaren üç yaşına  kadar bir yetimhanede kalmış ve bu yaşta bir aileye verilmiştir. Diğer grup bir kontrol grubudur ve başlangıçtan itibaren bir ailenin yanında büyütülmüştür. Goldfarbın yetimhanede büyüyen çocuklarda tespit etliği semptomlar şunlardır: Çocukları idare etmek mümkün değildi. Bu çocuklar  ikazlara aldırış etmiyorlar, okul Bahçesinde başıboş dolaşıyorlar, yetimhaneye beklenilen saatten çok sonra geliyorlardı. Okulda kuralları çiğnemişler, başarısızlığı umursamamışlardı. Tahripkâr, inatçı, kavgasıydılar Şiddetli hiddet fırtınaları gözteriliyordu Cieçimsizdiler.
Sevgiye susamış oldukları halde bu hissi kendilerine nasıl mal edeceklerini bilememişindi Duygusal yönden yapayalnızdılar ve İnsanlara karşı soğuk kalmışlardı. Hatta kendilerini sevmek isteyenlere karşı bile soğuk davranmışlardı. Bu çocuklar, hızlı büyüme çağında hayatın ilk
yıllarında başlarından büyük hadiseler geçmiş çocuklarda görülen kişilik özelliklerini göstermektedirler. Bunlar dünyayı düşmanca, soğuk
bir yer olarak görmekte, insanlara içten bağlanamamaktadırlar. İntikamcı ve saldırgandırlar. Bir aile yanma verilen diğer gruptaki çocuklar gerekli psikolojik havayı kendilerini seven bu çevre içinde bulmuşlar, az çok normal bir şekilde gelişmişlerdir. Bu tipteki kişilik bozuklukları yalnız yetimhanelerde büyütülen çocuklara mı özgürdür
Kanner’ın araştırmasından bahsedilen Refia Şemin. Bu araştırmacı, Baltimore kliniğinde tedavi
gören 50 çocuğun analizini yapmıştır bu çocuklardaki semptomlar bir kurumda büyütülen çoculklardaki semptomların çoğuna uymaktadır
Peki, bu çocuklar nasıl ailelerin çocuklarıydı Cevap ilgi çekicidir. Çocuklar sosyo ekonomik sevi yeleri ortanın üstündeki ailelerden gelmekteydi.
“Hemen hepsinin anneleri koleji bitirmişlerdi ve evlenmeden önce hemşire, hekim, kütüphaneci ve artisttiler. Çocukların bu davranışları,
anne babalarının insanlardan ziyade zihinsel faaliyetlere karşı ilgi duymalarından ileri geliyordu. Bu anne babalar duygularını dışa vurmayan, soğuk, zeki, her yaptıkları şeyin mü kemmel olmasını ifratla isteyen kimselerdi.” Bu anne babalar çocuklarını nasıl yetiştirmişlerdi?
Sorunun cevabı önemli derslerle doludur: “Çocukların her birinin yetiştirilmesi sanki bilimsel bir tecrübe yapılıyormuş gibi cereyan etmişti.Çocukların oyuncak ve benzeri ihtiyaçları mekan bir dikkatle karşılanıyordu.
Evde yatmak, kalkm a k, y em ek yemek gibi h a reketlerin zamanında, arzu olunan biçimde y a pılmasına ve becerilerin çalıştırılmasına lüzumundan
fazla dikkat edilmekteydi. Anne b a b a çocuklarının davranışlarını etraflıca kaydetmişlerdi, alışkanlıkları ve zihinsel gelişme konularında ısrarla durmuşlardı. Birisi 2 yaşındaki çocuğuna bir ansiklopedi satın almıştı, bir diğeri 3 aylık çocuğuna yürüme öğretmeye
çalışmıştı.” Peki çocukların “bilimsel bir tecrübe yapılıyormuş gibi” anne babalık coşkusundan, sevgiden uzak yetiştirildiği ev ortamı nasıl olabilirdi?
“…Bu evler, yetimhane olmamaların rağmen duygusal açıdan birer buzhaneydi. Çocuklar çokküçükken bu evlerde kucaklanmamış, sarılıp
öpülmemişti. Hiçbir zaman gerçek an a b a b a şefkati görmemişlerdi. Bunun sonucu olarak insanlarla teması aramıyorlardı ve sıcak insan
ilişkileri ihtiyacı, onlarda tükenmiş gibiydi.” Bilim adamının ulaştığı sonuç hüzün verici
olmakla birlikte, anne babalar için hayati bir uyarıdır: “Bebeklik ve ilk çocukluk devresinde sevgisiz, şefkatsiz geçen yıllar, çocuk üzerinde silinmez
izler bırakmaktadır. Hayatın bu devrelerinde sevgiden yoksun kalmakla kaybedilenler, hiçbir zaman yeniden tamamıyla kazamlamamaktadır.”
I’lvler birer yetimhaneye dönmemelidir. Anne baba çocuklarına mekanik sevgi değil, coşkulu bir “sevgi sunmalıdır. Çocuklarına “bilim adamı”gizliliği ile yaklaşıp evlerini “klinik” gibi kullanrak onları iyi yetiştirebileceklerini zanneden anne babalar, ellerindeki varlığın bir bitki değil, İnsan olduğunu unutmamalıdır.

3. Anne Babanın Güçlü Temel Tavrı Çocuğun Geleceğini de Düzenler
Prof. Dr. Refîa Şemin, üç aylık çocukta görülen ilgi durumunu açıklarken konumuz açısından belirleyici olan bir özelliğin altını çizer. Çocuk üç aylıkken kendisine veriloıı besini lanıyamamakta, ancak insanı tanımakta ve onun gülümsemesine gülümseme ile cevap verebilmektedir.
Çocuğun gıdasını tanıması, insanın tanımasından iki-üç ay sonra olmakladır. Çocuk ancak 5-6 aylıkken süt şişesini tanımaktadır. Şemin, bu örneği takiben çocuğun duygusal gelişiminin, hareket ve zihin gelişiminden önce başladığına dikkat çeker. Duygusal bilgi daima, dış algı yolu ile tanıma vakasından iki ay önce meydana gelmektedir. “Çocuk dört aylıkken yetişkin, çocuğun yanından ayrılırsa çocuk ağlar; ancak altı aylıkken yani iki ay sonra, oyuncağı elinden alındığı zaman ağlayacaktır.” Bu durum, anne babaların daha ilk andan itibaren çocukları ile kuracakları duygusal bağların
gelecek için ne kadar kapsayıcı olacağını göstermiyor mu? Çocuk yaşama enerjisinin özünü anne babasının kendisine gösterdiği ilgi ve sevgiden, kendisine verdiği değerden alır. Çocuk sevgiye doymuşsa, içindeki o sevgiyi taşırarak yaşar. Şemin, anne babanın iyi ve kötü özelliklerini
çocuk karakterini oluşturacak ham maddeler olarak tanımlar. Öyleyse çocuklarının güçlü bir insan olarak yetişmesini isteyen aileler, onlara
iyi bir hammadde sunmalıdırlar. Çocuklarımızın hayatın sorularına verecekleri cevapları bugün hep birlikte hazırlıyoruz. Doğru cevaplar, doğru bir temel tavırda gizlidir.

 

Category: Ahlak Gelişimi

About Ahmed Musab Adal

1978 Kastamonu doğumluyum. Üniversitede ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra internette birkaç özel projede yer aldım. Yaklaşık 4 yıldır blog yazarıyım. Alıntı ve uyarlama yazılarım yoğunluktadır.