Ey şavkı tüm âlemleri şefkat ile kuşatan nûr, Her yerde sen, her şeyde sen; arayanlar seni bulur, Yarattığın her nesnede sonsuz kudretin aşikâr; ez-Zâhir’sin yâ İlâhî, her şeyde edersin zuhur… Yârabbi… Aşikârsın yarattığın her nesnede, Her şey senin ulu varlığına delîl. Şefkatin var tomur tomur açan bahar dalında, Azametin doğan günde ey Rabb-ı Celîl… Haşmetin aşikârdır yıldızlı gökyüzünde, Naîm vasfın belirir çiçekteki balözünde… Yağan karda, açan gülde, belirir, zuhur edersin… Yarattığın her güzelde, senin nisbî cemâlin var. Seni tesbîh eder ırmak, seni tevhîd eder dağ, Seni açar çiçek çiçek bahçe-bağ, Seni söyler ıtır kokulu rüzgâr, Sabahtan akşama, akşamdan sabaha kadar… Sensin her işinde mahir, Sensin her nesnede zahir, Sensin cümle müphemiyet içinde aşikâr… Görünürsün her zerrede o İlâhî hikmetinle, Bilemeyiz nicedir keyfiyetin, Aşikârsın celâlinle, cemâlinle, izzetinle, Fevkindesin Yâ İlâhî, kulda âciz basiretin… Her varlıkta kudretinden nişane var, Sensin müphemiyetlerde olan aşikâr… Bizi bağışla İlâhî, Affet basiretsizliğimizi. Nasıl farketmezse balık, Yaşadığı o engin denizi, Farkedemiyorsak eğer affeyle bizi ey Hâlık… Aşikâre görmek için erilmez cemâlini, Lûtfeyle bizlere Yârab, imânın kemâlini… Seni göremez bu gözler ey muhteşem nûr, Ez-Zâhir vasfınla Yârab, Gönlümüzde eyle zuhur…