İbrahim İbn-i Ethcm’in Münâcatı Arapçası : İlâhî, ente zû fadlin ve mennin fe innî zû hatâyâ fa’fu annî. Fezannî fîke yâ Rabbî cemîlün, fe hakkik yâ İlâhî hüsne zannî.
İlâhî, lâ tuazzibnî fe innî mukirren billezî kad kâne minnî.
Yezunnunnâsu bî hayren fe innî eşerrül-halki in lem ta’fü annî.
İlâhî, abdükel âsî etâke mukirran biz-zünûbi kad deâke, fe in tağ- fir fe ente lizâke ehlün, ve in tatrud fe men yerham sivâke.
İlâhî, tübtü min küllil meâsî bi ihlâsın recâe bil halâsi, eğisnî yâ ğıyâsel müsteğîsîne bi fadlike yevme yü’hazü bin-nevâsî
İbrahim İbn-i Ethcm’in Münâcatı Türkçe Anlamı : Allah’ım, fazıl ve ihsan sahibisin, ben ise çok hatalar sahibiyim. Ey Rabbim, ben Seni cemil (güzel) bir halde tanırım, benim hüsnü zannımı haklı çıkar.
“Ey benim Rabbim, bana azap eyleme, ben kendimden meydana gelen günahları biliyorum.”
“İnsanlar bende iyilik var zannediyorlar, ancak Sen benim hatalarımı affetmez isen, ben yaratılmışların en fenasıyım.”
“Ey Allah’ım, Senin günahkâr kulun isyanlarını kabul ve itiraf edip Sana geldi, Sana yalvarıyor. Şayet beni bağışlarsan ancak Sen bağışlarsın, çünkü buna ehil ancak Şensin. Şayet beni ret edersen, Senden başka bana kim merhamet eder?”
“Ey Rabbim, o kötülüklerden kurtulmak için, ihlasla bütün masiyetlerimden (günahlarımdan) tövbe ettim. Herkesin perçemlerinden yakalanıp getirildiği kıyamet gününde bana yardım et, ey kendisinden yardım isteyenlere yardımını esirgemeyen Allah’ım.