iki taraflı bir ilişkide yanlışlık yapma, anlamama, yetersiz davranma hakkı olan çocuk, ilişkiyi zorlayabilir. Önemli olan yetişkinin tahammül sınırı, yetişkinlik tepkileri değil, çocuğun gelişme hakkıdır. Anne babalar, çocukları ile sürdürdükleri ilişkide en azından diğer yetişkinlerle sürdürdükleri
ilişkiyi ölçü olarak almalıdırlar. Sosyal hayat hiçbirimize diğer insanlara karşı kolay kolay “Git başımdan, işim var.. Kapa çeneni..
Önüne bak!” deme imkânı vermez. İş gereği beraber yemek yediğimiz birisi yemeğini önüne döktüğünde ona “Beceriksiz herif.. Üstüne dökmeden yemek yiyemiyorsun!” diyemeyiz. Çocuğumuza da ona söyleyebileceğimizi söylemeliyiz: “Olur böyle şeyler.. Üzülme!” Çocuğunuz ilgisini çekmiş olan bir konuda görüşlerini dile getirmeye başladığında ona “Sen anlamazsın! Sen işine bak!” demek, onun iki taraflı bir ilişkinin eşit tarafı olma hakkını
elinden alan bir tavırdır. Ya onu konuşması bitene kadar beklemelisiniz veya konuşmasını
uygun bir şekilde sona erdirmesi için yardımcı olmalısınız. Çocuk nezaket, konuşmaya başlama, konuşmadan çıkma kurallarını ancak konuşabildiğinde öğrenip uygulayabilir. Çocuk ihtiyaç hissettiğinde kendini size açabilmelidir. Onun kendisini ifade edebilmesi sizin işaretinize bağlıysa, onunla ilişkinizi süratle onarmaya başlamalısınız. Bütün neşesi ve ümidi ile size o günün hikâyesini anlatmak için yanınıza gelen çocuğa sıkıntı ve bıkkınlık işaretleriyle “Şimdi işim var sonra anlatırsın!” dediğinizde o bunu “Bana hiçbir zaman böyle şeyler anlatma!” şeklinde algılayacaktır. Çocuğun anlatacağı şeyler bir yetişkin olarak her zaman sizin önemli bulduğunuz şeyler olmayacaktır. Bilmelisiniz ki, çocuğunuzun anlattığı şeyler çocuğunuz anlattığı için önemlidir.