özel gün ve gecelerle bayramlarımız, taşıdıkları büyük sanat ve ahlâk muhtevası ile, toplum dayanışmasına insan güzelliğine dönük yönüyle,
mâziden aldığı gücü ilerilere taşıması ile ve bütün öğreticiliğiyle mükemmel bir okuldur. Kutsal gün ve gecelerle bayramlarımızda insanlar kendi muhasebelerini yaparlar, gözlerini başkalarına çevirirler, enerjilerini topluma yansıtırlar, imkânlarını başkalarına açarlar. Ahlâkımızın, sanatımızın, kültürümüzün en coşkulu şekilde yaşanması, paylaşılması ve çocuklarımıza aktarılması için daha elverişli bir imkân bulmak zordur. Bu kutsal gün ve geceler kendi büyüklüklerine yakışır şekilde dekore edilmeli, çocuk bugün ve gecelerin hayatımıza kattığı bütün neşeyi, bütün duygusal ve ruhsal canlanmayı hissetmelidir. O da yaşına göre bu gün ve gecelerin sonuçlarını, kendi hayatının üzerinde yaptığı değişikliği yaşamalıdır.utsal gün ve gecelerde çocukların hiç olmazsa bir iki eşyası yenilenmeli, mümkünse onlara yeni elbiseler alınmalı, küçük de olsa bir hediyeleşme gerçekleştirilmelidir. Çocuk bu gün ve gecelerin farklılığını kaç ayrı cepheden yaşarsa o kadar iyi olacaktır. Bu gün ve gecelere gücünüz yeniğince, katabileceğiniz her şeyi katın. Ailenin kutsal gün ve gecelerle bayramları ikâmet ettikleri yerlerin dışında birer tatil fırsatı olarak kullanmaları veya bu gün ve gecelerle bayramlara yeterli coşkuyu, farkı katmamaları çocuğun mükemmel bir okuldan kaydının sildirilmesine benzer. Milli bayramlarımız çocuklarımızda tarih ve vatan şuuru oluşturacak eşsiz fırsatlardır. Ne yazık ki milli bayramlarımızın hâlâ kendi kültürümüzle ve tarihimizle hesaplaşma yeri olarak kullanılması feci bir. yanlıştır. Aileler, bu yanlışlığı da telâfi etmeye çalışmalı, ay yıldızlı şanlı bayrağı çocuklarının odalarından ve yüreklerinden eksik etmemelidirler. Bu bayrağı dalgalanırken gördüğünde içi kabarmayan, bu ülkeye her gün yeniden âşık olmayan bir insanın enerjisi bu ülkeye yönelmeyecektir. Başka kültür ve medeniyetlere âşık insanların milli bayram anlayışı, bu ülkeye âşık insanlar yetiştirilmesine
hizmet etmiyorsa anne babalar bu hizmeti de kendileri göreceklerdir. Eğer herkesin vatanını sevdiği bir dünyada bizim çocuklarımız vatanlarını sevmeyecekse, herkesin vatanını dokunulmaz ilan ettiği bir dünyada bizim çocuklarımız ona dokunulmasından rahatsız olmayacaksa bu, tarihten silineceğimizin işareti olur. Tarihi boyunca milyonlarca şehit vererek ayakta kalmış bir milletin çok büyük bir “şehitler
günü” anması yapmaması da düşündürücü ve üzücüdür. Böyle bir günde yurdun dört bir yanında milyonlarca kişinin şehitliklere akın etmesi,
çocuklarının ellerinden tutup anma törenlerine gitmesi, bu vesile ile herkesin yeniden bir Plevne, Galiçya, Sarıkamış, Çanakkale, yani bir tarih dersi alması büyük sonuçlar meydana getirecektir.