Rabiatu’l Adeviyye’nin Seherdeki Münâcatı Arapçası : BismillâhirRahmânirRahîm.
İlâhî, ğâretin-nücûmü ve nâmetil uyûnü, ve uğlikat ebvâbül mülûki ve bâbüke meftûhun lissâilîne.
İlâhî ve seyyidî, mâ kâne nasîbî mined-dünyâ a’taytuhu lil küffâri, ve mâ kâne nasîbî minel-ukbâ a’taytuhu li usâtil mü’minîne. Felâ urîdü mined-dünyâ illâ zikreke velâ minel ukbâ illâ ru’yeteke.
İlâhî, lestü fîl belvâ, velâ eşkû minel belvâ, murâdî minke, lâ suâl: bilâ mennin velâ selvâ. Ve in a’taytenîd-dünyâ ve in a’teytenîl-ukbâ felâ erdâ mined-dâreyn illâ ru’yetel Mevlâ.
Rabiatu’l Adeviyye’nin Seherdeki Münâcatı Türkçesi : “Rahman ve Rahim (Esirgeyici ve Bağışlayıcı) olan Allah’ın adıyla.”
“Allah’ım, yıldızlar parladı, gözler uyudu. Padişahların kapılan kapandı, Senin kapın ise yalvaranlara açık.”
“Allah’ım, Efendim, dünyada olan nasibimi kâfirlere verdim, ahrete ait olan nasibimi günahkâr müminlere verdim. Dünyadan ancak zikrini istiyorum. Ahrette de ancak cemalimi arzuluyorum.”
“Allah’ım, belalar içinde değilim, belalardan da şikâyet eder değilim. Arzum, Senden ne kudret helvası ve ne de bıldırcın etidir. Eğer bana dünya ve ahreti bağışlasan, ben bunlardan razı olmam. Ancak Mevla’mın cemalini görmek isterim ve ondan razı olurum.”
İslam tasavvufunda büyük yer işgal eden bu seçkin kadın, ne muazzam münacatta bulunmuştur. İçtenlikle yalvarmaya ve yakarmaya başlamıştır.
Kendisi evlilik hayatını ve insanlarla kaynaşmayı istememiş, ancak Rabbimle beraber olurum demiştir. Kendisine talip olan Hâşân El Basri’ye öyle veciz sualler yöneltmiştir ki, şaşırmış ve onun bu soruları karşısında bocalamıştır.
Rivayetlere göre, sabahlara kadar uyumaz, ağlar, sızlar ve gecede bin rekât namaz kılardı. Kendisine: “Ey Rabia, ne kadar da Cennet’i arzuluyorsun ki bu kadar çok namaz kılıyorsun?” diyenlere: “Hayır ben Cennet’e girmek için veya Allah’ın azabından korunmak için namaz kılmıyorum. Benim gecelerde bin rekat kılışım, kıyamet gününde Peygamberim iz’in cemaatinden bir kişi fazla olayım, Onun cemaatini çoğaltayım diyedir.” demiştir.
Evet, Müslüman hanımlar arasında ibadete kendini veren hanımlar çok var idi. Fakat Rabia Anamız kadar özlü ve Hakk’a bağlı kimse yoktur.
Herkes uykuda iken Rabia uyanık idi. Herkes uyurken o, Hakk’a yalvarıyordu. Bütün kapılar kapalı, fakat Halik’ımın kapısı açıktır, diyordu. Dünyadan nasibim zikrin, ahrette nasibim cemalindir, diyordu.
Çeşitli belalara uğradım, fakat belalardan şikâyetim yok; Senin rızanı istiyorum, dünyadan ancak Allah’ın memnu yetini ve rızasını istiyorum, diyordu.
Her hususta tam manasıyla Allah’a bağlanmış, bir an olsun Allah’tan gafil kalmamıştı. Böyle ömrünü geçirmiş ve bütün Müslüman hanımlarına bir örnek olmuştu.
Cenabı-ı Hak bizleri onun şefaatime mazhar buyursun, bizleri de onun gibi Hakk’a bağlı olanlardan eylesin. Âmin,