Sudaki İdrak Sırrı

By | 29 Kasım 2022

Sızıntı dergisi, aralık 2003 sayısında su ile ilgili şu araştırmayı yayınladı: Japon bilim adamı Prof. Dr. Masanı
Emoto, içinde 7 0 ’ten fazla kristal resim bu lunan Su Kristalleri adlı kitabında: ‘Su can sız bir madde değil; canlı ve duyguları algı layan kristallerden oluşmaktadır. Su, çevresinden pozitif ve negatif bilgileri alır ve ona göre tepki verir.’ diyor. Emoto, üç yıl kadar önce mikroskopla yaptığı araştırmalarda, donmuş su kristalle l inin dış tesirler karşısında çok değişik şekillerde
reaksiyon gösterdiğini keşfetti. Bu araştırmalara göre su kristalleri, dış çevre tesirlerinin yanı sıra, müzik, söz ve kavramlara  da tepki veriyor. Sanacell sağlık firmasının davetlisi olarak, temmuz ayında Berlin Teknik Üniversitesinde 1.200 kişiye konferans veren Prof. Emoto, su kristallerinin nasıl farklı şekillerde davrandığını, büyüleyici l>ir yapı göstermesine karşılık, temiz dağ suyunun berrak ve düzgün kristal yapıları ihtiva
ettiğini tespit etti. Ayrıca, çocukları, su İle konuşturarak su kristallerinin verdiği tepkileri gözler önüne serdi. Emoto, on iki yıl süren çalışmaları ve yaptığı on binlerce deney neticesinde, suyun sadece iyi ve kötü bilgileri, müzik ve sözleri değil, hisleri ve  da kaydettiğini ortaya çıkardı. Çekilen kristal fotoğraflarında suyun verdiği mesaj çok açık; sevgi ve minnettarlık gibi duygular fıtrat tarafından tasvip görmüştür. Yani sevgi vc minnettarlık, fıtratın özüdür. Su, ne kadar sevgi, duygu ve ahenk dolu söz ve  ile karşılaşırsa; altıgen kristal yapısı
da o kadar güzel ve düzgün olmaktadır. Meselâ, çekilen fotoğrafların birinde suyun yanında “şeytan” dendiğinde, kristaller geometrik bir biçime girerken, diğerinde de güzel sözlerle dua edildiğinde, suda, berrak ve estetik yapısı ile mükemmel bir altıgen ortaya çıkıyor.
Emoto, bu çalışmalarıyla görünmeyen bir ruh âleminin varlığına da işaret ediyor. Emoto, araştırmasıyla suyun sadece hafızasının ve bilgi taşıyıcı özelliğinin olmadığını, aynı zamanda kâinatın dilini ve gerçek sevgi titreşimini de yansıttığını ispatlamaktadır. Meselâ iki kavanozun içine haşlanmış pirinç konuyor. Birine teşekkür, diğerine aptal yazılıyor. Bir ay boyunca bu sözler bu şişelere söyleniyor. Netice çok enteresan:
“Aptal” denen kavanozun içindeki pirinçler siyahlaşıyor ve kavanozdan çok kötü koku çıkıyor. Diğerinde ise; pirinç beyaz kalıp, hoş bir koku yayılıyor. Bu da gösteriyor ki, kötü ve iyi sözler, su ve pirincin üzerinde tesirli oluyor. Öyleyse Allah’ın nimet ve ihsanlarına
karşı, zikir, fikir ve şükür vesilemizi hiç unutmamamız gerekiyor. Bilhassa Bismillahirrahmanirrahim ile Elhamdülillah hiç unutulmamalıdır. Başlangıçta söylenen bir söz var ve bu söz ince maddî bir titreşime, şekil oluşturan bir sese dönüşüyor. Ve sonra tekrar belli bir bilgi haline geliyor. Su böyle frekansları en açık bir şekilde ispatlanabilir olarak çeken bir maddedir. Su kristallerinin
şekli, dünyanın nasıl bir durumda olduğunu gösteriyor. Meselâ; Berlin, Londra veya Paris’teki klorlu çeşme sularının dejenere olmuş kris tal yapılarına karşılık; temiz kaynak suları estetik ve çok ince dizayn edilmiş altıgen yapılar göstermektedir. Bu geometrik şekil,
tabiattaki bütün hayat olaylarının temel biçimini oluşturuyor. Heavy-metal müzik ve küfıir sözlerinin aksettiği suyun kristal yapısı, yapılan deneylerde tamamen parçalanıp dağılarak eski kristal formları binlerce parçaya bölünüyor. Vücudumuzun % 70 gibi büyük bir kısmının
sudan oluşması gerçeği de, bizim, diğer insanlarla ve tabiatla olan münasebetlerimize dikkat etmemiz gerektiğini ortaya koyuyor. Japon bilim adamı Prof. Masara Emoto, su kristalleriyle ilgili çalışmasında iki önemli olayın rol oynadığından bahsediyor.
Biri, 12 yıl kadar önce Amerika’da; “Manyetik Rezonans Analiz Cihazı” denen ilginç bir âlete rastlamasıdır. Bu âlet saye sinde sıvı ve canlı organizmalardaki belli
frekanslar ölçülebiliyor.
Diğeri ise; kar tanelerinin hiçbirisinin
birbirine benzememesini bir yerde okuması.
Kar da sudan meydana geldiği için, su
kristallerinin de farklı olabileceğinden hareket
etmiş.
Su Kristalleri adlı kitabında suyu çeşitli
yönlerden ele alan Prof. Emoto, çalışmalarının
İlmî temelini oluştumrken, din gerçeğini
de göz ardı etmiyor:
“21. yy’da en önemli olayın ilimle dinin
yeniden buluşması olacağını düşünüyorum.
Eğer din olmasaydı insan aptallaşacak, modern
ilim de hiçbir zaman ortaya çıkmayacaktı.”
diyor. Emoto, su kristallerinden edinilen
bilgilerden depremin önceden tespit
edilebileceğini söylüyor. Bunun için evvelâ
deprem olan bölgelerdeki su kristalleri hemen
incelenerek, suyun buna verdiği tepki gözlenmelidir. Daha sonra bilgisayar bağlantılı
mini mikroskoplarla sürekli bu bölgelerdeki
su kristallerinin bir merkezde değerlendirilerek
takip edilmesi gerekiyor. Zi
ra deprem bölgelerinde yer altında meydana
gelen değişikliklerin bir anda olmayıp,
günler, hattâ haftalarca sürdüğünü ve bu
değişikliklerin oradaki su kristallerinden takip
edilebileceğini söylüyor.
Bütün bu ilmî gerçeklerden hareketle,
Allah’ın nimetlerine karşı tavrımızı ayarlamamız
gerekiyor. Meselâ, yemeğin başında
Besmele çekmek, sonunda Elhamdülillah
deyip şükretmek, ortasında bu harika nimetleri
bize ihsan eden Cenab ı Hakk’ın
kerem ve lütuflarını düşünmek gerekiyor.
Bu deneyle de anlaşılıyor ki, su da Allah’ın
bir mahlukudur, iyiyi ve kötüyü tanıyabildiği
gibi yaratıcısını da tanıyor ve Onu
hamd ile teşbih ediyor.

Category: Faydalı Bilgiler

About Ahmed Musab Adal

1978 Kastamonu doğumluyum. Üniversitede ilahiyat fakültesini bitirdikten sonra internette birkaç özel projede yer aldım. Yaklaşık 4 yıldır blog yazarıyım. Alıntı ve uyarlama yazılarım yoğunluktadır.