Bilindiği gibi Kur’an’da 114 Sure vardır. Bunların 113’ünde Besmele var, birinde yani
‘Tevbe’ suresinde yoktur. Müfessirler Tevbe suresinde besmeleye yer verilmemesinin hikmetini şöyle açıklıyorlar: ‘Tevbe suresinde savaştan bahis edilmektedir. Surede Mekke müşriklerine savaş ilam var. Savaşta, vurma, kırma, yaralama, öldürme ve
kan dökme vardır bu da Besmeledeki Rahman ve Rahim sıfatına uygun düşmemektedir. Hem rahmet ve merhamet diyeceksin, hem de vuracaksın, işte bu hikmetle bağdaşmaz. Bu nedenle sure başındaki Besmeleterk edilmiştir. Ayni hikmet, Hayvan kesiminde de var. Hayvan keserken ‘Bismillahirrahmanirrahim’ demiyoruz sadece “Bismillahi Allahtı Ekber” diyoruz. Merhamet deyip de hayvanı
kesmek, akla, vicdana ve hikmete uygun
düşmez, bunun yerine Yüce Allah’ın adıyla diyip kesimi yapıyoruz. Burada insana yönelik şöyle bir sır ve bir ders daha var: Konuşmasına Besmele ile bir konuşmacı, bir hatip, bir vaiz veya bir öğretmen konuşma süresince şiddet içeren söz ve davranışlardan sakınmalıdır. Rahman ve Rahim Allah’ın adıyla deyip konuşan kişi, ses ve davranışlarını merhamet ölçüsünde tutmalıdır. Bağırıp çağırmak, sesini sert bir tonla çıkarmak, yumruğunu sıkıp masaya, kürsüye vurmak, sinirinden titremek Rahman ve Rahim sıfatına ters düşer. Maksat hasıl olmaz. Çünkü Kur’an ve Sünnet adabına muhaliftir. Farz namazlarda günde en az 17 defa Besmelenin okunması gösteriyor ki, insan, iyilik, merhamet, fazilet ve barış için yaratılmıştır,
şiddet ve cinayet için değil. Bir
Müslümanın, söz ve davranışlarında günde,
beş vakit namazında en az 17 defa okuduğu
Besmeleyi söz ve davranışlarına yansıtması
Müslümanlığın gereğidir. Hz. Peygamber,
Arkadaşları ve Onun sünnetini
rehber edinen Müslümanlar, hayatları boyunca
besmelenin ruhunu hayata uygulamışlardır.
10 yaşından itibaren Resulııl
lah’ın hizmetinde bulunan Enes bin Malik
diyor ki: ‘Resulullah hiçbir zaman, yaptığım
bir iş için, niçin yaptın?’ veya yapmadığım
bir iş için de ‘niçin yapmadın?’ diye bana
karşı bir kınama ve azarlamada bulunmadı
ve bana hiç kızmadı.’
Mevlana, bir gün iki kişinin tartıştıklarına
şahit olur, biri diğerine diyor ki, ‘Bana
bak, ben öyle bir adamım ki, bana bir söylersen
bin işitirsinMevlana hemen müdahale eder ve söz
sahibine der ki, ‘Buna söyleyeceklerini bana
söyle, ben de öyle bir adamım ki, bana bin
söylersen bir bile işitemezsin.’