Cabir b. Abdullah (radıyallahu anhuma/dan rivayet olunduğuna
göre o şöyle demiştir: Rasulullah (sallallahu aleyhi ve sellem)
suyu tükenmeye yüz tutmuş kuyuların başında şöyle dua etti: “Allah’ım! Bize bereketli, hoş ve zararsız olan, faydalı, gecikmeyip
çabucak yağan bol yağmur yağdır.” Çok geçmedi (sanki) gök, üzerlerine boşaldı Aişe (radıyallahu anhaf dan rivayet olunduğuna göre, şöyle demiştir: İnsanlar Allah Rasulüne, yağm ur yağm am asından yakındılar. O minberini istedi. Minberi, namazgâha konuldu. İnsanlar, (dua için) çıkacakları günü bildirdi. Allah Rasulü, (o gün) çıktı, Allah (azze ve cellefyi yüceltti, O ’na hamd etti, sonra şöyle buyurdu:
“Siz, beldenizin kuraklığından ve yağmurun zamanının gecikmesinden yakınıyorsunuz. Şanı yüce olan Allah, size, kendisine dua etmenizi emretmiş ve dualarınızı kabul buyuracağını vadetmiştir.” Allah Rasulü, sonra şöyle dua etti:
“Hamd, Âlem lerin Rabbi, Rahman, Rahim ve din gününün maliki olan A llah’adır. A llah’tan başka ilah yoktur. O, her dilediğini yapar. Allah’ım, kendinden başka ilah bulunmayan Şensin. Sen zenginsin, bizler fakir. Bize bol bol yağm ur ver. İndirdiğin yağmuru, bize kuvvet ve bir döneme kadar yeterli bir (n zık) ve fayda eyle!” Allah Rasulü, sonra ellerini, koltuk altlarının beyazlığı görününceye kadar kaldırdı. İnsanlara sırtını döndü, ellerini kaldırmış olduğu halde ridasının tersini çevirdi. Sonra, insanlara yöneldi ve (minberden) inerek iki rekât namaz kıldı. Subhan
olan Allah, bir bulut ortaya çıkardı. Ardından gök gürledi, şim şek çaktı, sonra yüce A llah’ın izni ile yağmur yağdı. Allah’ın Rasulü üzerinden sular süzülür olduğu halde mescidine geldi. Sahabilerin, sığınabilecekleri yerlere koşuştuklarını görünce azı dişleri görünecek kadar güldü ve şöyle buyurdu: “Şehadet ederim ki Allah, her şeye gücü yetendir ve ben, Allah’ın kulu ve rasulüyüm.”1^